27 Haziran 2012 Çarşamba

Gidiyoruz...





Gidiyoruz ! 
Dönüyoruz Fatsa 'ya  bizim ufaklığı da alıp yaz tatiline gidiyoruz :)
Ocak 19 da başlayan Şehr-i İstanbul misafirliğimiz acısıyla tatlısıyla güzel günleriyle şimdilik bitiyor...Sanırsam eylül de buluşacağız tekrardan :))

Dolu dolu iki hafta sonu geçirdik henüz burada paylaşamadığım, biri Şile-Ağva da diğeri yine yeniden Begonvil'den de anlaşılacağı üzere Büyük Ada da.Gitme telaşına düştü blog sahibesi :) artık kendisine ve blog arkadaşlarına evine dönüşte zaman ayıracak İnşallah (amin) ...

Bu akşam gidiyoruz .Yarın kısmetse evimizdeyiz...Çok istedim ama bir türlü görüşemediğim blog arkadaşlarım vardı yok havalar yok şu bu derken yapamadım :( çok üzgünüm ama dua ediyorum bir daha ki sefere diye bu kez şunu anladım ki İstanbul'da olup da görüşememek en sevdiklerinle olabiliyormuş hakikaten...

Güzel şeylerle sizlerle olmak dileğiyle :)
Herkese güzel haftalar,güzel tatiller, güzel hafta sonları olur inşallah...
Sevgiler...



12 Haziran 2012 Salı

Gitmeden,yaşamadan olmazdı...



Biliyorum, epey zaman oldu buralara uğramayalı, yazmayalı.Aslında hiç de boş kalmadım desem daha iyi olur Bir gün telefonuma mesaj geldi hadi ama bir ayı geçti yazmıyorsun seni merak ediyorum iyi misin diye :) gerçekten de olmuş hatta iki ay'ı geçmişim :( yazamadım bazen canım istedi vakit bulamadım bazen de içimden gelmedi diyelim...

Başlıkta da yazdığım gibi gitmeden olmaz bir yer burası Büyükada !
Her 23 Nisan da tv de görür birgün bende orda olmak istiyorum nasıl bir şey yaşamak istiyorum deyip dururdum...Hazır o gün okullarda tatilken teyzemin velilerinden samimi olduğum hatta teyzemin deyişiyle -kankalarımın kanına girdim ve kandırdım :) allahdan biri daha önceki yıl gitmiş de yabancı değildik duruma :)
Sabahın erken saatlerinde buluştuk.önce maltepe iskeleden yola çıkacaktık ama o gün resmi tatil olduğundan feribot yokmuş :( doğru bostancı iskelesine devam ettik etraf o kadar ıssızdı ki içimden sanırım biz varız gidecek sadece dedim :)) ama bostancıya geldiğimizde hepimiz şok olduk bizim gibi olan bir sürü insan hatta kadınlar matinesi desem daha doğru olur :))

Feribot kalkıyor istikamet Büyükada !



Ada' ya yaklaşırken...




Ada iskelesine yaklaştığımızda etraf çok ıssızdı, biz de herkes gibi diğerlerini takip ederek yola devam ettik sağa doğru yola döndüğümüzde fikrimden vazgeçtim saat belki on bile değildi ama neredeyse fayton kuyruğu iskeleye doğru uzanacaktı ...





Fayton sırası !

Bu kalabalığı gördüğümüzde yasemin abla daha önceden de tecrübeli olarak  yürümeyelim dedi ama sırada gelmek bilmiyordu hadi dedik yavaş yavaş çıkalım ve yola devam...Etrafta her yerde şeker,taçlar ve yakmak için mumlar satılıyor renk renk hepsinin de bir anlamı var ...




Gidip görenler bilir ben ilk defa gidiyorum.Ne tarafıma bakacağımı şaşırdım desem :) o kadar güzel ki herşey evler,bahçeler,ağaçlar her yer durgun sessiz etraf atların bıraktığı izlerin kokusu dışında harika kokuyordu.Ki bir süre sonra o kokuya da alışıyorsunuz malesef....



Bu evi fotoğraflarken hep aklımdaydı sevgili Leylak Dalı :)


Bayıldım o renk renk çiçek saksılarına,neler yaşandı diye geçirdim hep içimden kim bilir bu güzel evde...



Bu güzel yerde çay molası verdik :) sanırım kültür derneği yazıyordu tam olarak hatırlayamıyorum şuan :(
Portakalları hala duran ağaçlı köşk diyelim :))



Almadan olmazdı ! Şuan tam hatırlayamıyorum ama ;
Sarı ; Şans / Beyaz ; Sağlık / Mavi ; Kariyer / Kırmızı ; Aşk / Pembe ; Evlilik / Ebruli ; Huzur
İşte renkler bunları ifade ediyordu...Aslında her yerde farklıydı yani bu sizin bu tip şeylere inanmanız
ile alakalı bir durum sanırım.Çünkü önce ki senelerde gelip dilekleri kabul olanlar şeker dağıtıyorlardı,hatta bizde Yasemin ablam için dağıttık :) onunkiler olmuş ....


Beni yalnız bırakmayan güzel insanlar :) Yengem(Sevda),Yasemin ablam,Yücel Ablam ve Tuanam ...İki tanede ufaklığımız vardı yanımızda ama onlar keşifdeler sanırım...




İstanbul'un simgelerinden biri Erguvan Ağacı


Bu ağaç çok değişikti ama adını bilemiyorum.




Aya Yorgi ' ye yürürken...
Hiç yorlumadan çıktık yollar gidiş için tenha idi. Hayvancıklar çok yoruldular çok üzüldük onlara nefes nefese kalıyorlardı her çıkışta :(



İşte bu da o meşhur ip çekme durumları :) bizde çektik kiliseye kadar ama bizimkiler erken bitti , bir sürü kuralı varmış nereden bileyim.Kopmayacakmış,kimseyle konuşmayacakmışsın bitene kadar ki bu imkansız yani ipler dolanıyor kalabalık hat safhadaydı bu süreçde yollarda sağlı sollu satıcılar tabiki bu özel günü fırsat bilenler var dı her zaman ki gibi ama herşeye rağmen ben çok eğlendim :)



Saat tam olarak 10:30 da kilisenin önündeydik.Asıl kalabalığın burada olduğunu gördük.
Ben ve yengem kalabalığa karıştık malum mumlarımızı yakıcaktık :)
Bu arada kiliseye çıkarken bir çok grup vardı bedava İncil dağıtan,sizin için dua edelim diyen,gösteriler yapan şarkılar söyleyen...Bir nevi misyonerlik yapıyorlardı diyelim dinleri adına.




Girişte mumlarınızı yakıyorsunuz sonra kilisenin içine giriyorsunuz.Ben bu ritueli çok severim açıkcası belki inancımızda yok ama yinede dua ederek yaktım:) Birde orada daha önceden gelip de dilekleri kabul olanlarayağ getiriyormuş ve bu yağlar tüm kiliselere dağıtılırmış meşalelerin yakılması için kullanılırmış.




İçeri de fotoğraf çekmek yasaktı ben de giriş kısmını çekmeye çalıştım...
İçeride neler var derseniz bir sürü İkonalar var dualarda,tütsü kokan bir ortam herkes dileklerini kağıtlara yazmış Hz.İsa 'nın ikonalarına sürüyor,öpüyor sonra ayrılmış yerlere oturup dualar ediyorlar.en son çıkarkende dileklerini kutuya bırakıyorlardı.Biz yazmadık dilek ama içimizden geçirdik :)



İnişimiz çıkışımız kadar kolay olmadı aslında,çok sıcak ve kalabalık idi resmen insan seli vardı diyebilirim.Bizim erken çıkmamız gerçekten işe yaradı yeni gelenleri gördükçe :) Hatta bazıları yukarıda ne var ya da daha çok yolumuz var mı diye sordular ve geri bile döndüler diyebilirim...


Uzaklardan İstanbul...


Ada ile bütünleşmiş Köşkler ve Faytonları...



Dönüş yolunda İskelenin durumu,yollar cafeler her yer dop doluydu biz çok oyalanmadan çocuklarda olunca vakitlice döndük çünkü ertesi gün planımızda Eminönü vardı :)


 Heybeliada 'ya el salladık...


İşte bunlarda İstanbul'un vapurlarıyla,feribotlarıyla bütünleşmiş Martıları :) O kadar güzel ki onlarla yolculuk eee birde simit sunarsanız onlara deymeyin keyiflerine...

Çok güzel bir gün yaşadım 23 Nisan da BüyükAda 'da...Evet epey zaman oldu gideli-göreli ama ben ancak vakit buldum yazmak için sadece günlüğüm olarak da düşündüğüm blogumda olsun istedim geriye dönük okuduğumda hatırladığım.Bu arada bugünün devamı olarak 24 Eylül de varmış :) yine orada olabilirim :) neden olmasın değil mi :)

Çok yoğun bir Mayıs ayı geçirdim ben.Teyzemin öğretmen olması ve bu sene mezuniyet yılı olması (5.sınıf ) ,
hazırlıkları,kıyafetleri,gösterileri derken ben belki hafta da iki sefer Eminönüne gittim desem yalan olmaz.Bu kadar yoğun bir günler geçirince yazmak zor oldu...

Hepinizi merak ediyorum,yazdıklarınızı,okuduklarınız,dinlediklerinizi,yaşadıklarınızı...
Memlekete dönünce bunun için daha çok vaktim olur diye inşallah dua ediyorum.
Okullar da kapandı çocuklarınıza iyi tatiller diliyorum ve evde olmalarından sebep allah kolaylık versin :)

Herkese güzel günler dilerim...

Sevgiler...